24 Mayıs 2016 Salı

Ezginin Manifestosu

"kalemini yalnızlığının mürekkebine batır
de ki
hayat
nasıl çalardı seni benden
ve ben
nasıl geri alırdım seni
dizelerimde

bir sırma telin 
duyulur
duyulmaz 
titreşiminde

bozbulanık bir yağmur sonrasının ezik büzük
parkelerinde biriktirdiği suları, yorgun
mazgallarından iki gözü iki çeşme akıtan
bir eski zaman sokağında, ürkek ve efsunlu
adımlarıyla seyirten bir kadının çaresizliğini,

bilgi, uçsuz bucaksız denizlere karışan
ırmaklar gibi, sözcüklerin, deneyimlerin
yatağında kıvrılarak eleverirken yaşamı,
doyumsuz bir hazzın içten içe depreşmesini,

sevgilinin-serin, ocağında bir hasret çayını
usuldan usula demlendiği ve derin bir çilenin
sindiği duvarlarında akşamların, suskunlukların,
yalın söyleşilerin, görmüş geçirmiş gülüşlerin
fısıldaştığı- gönlüne bir türkmen davetine 
girer gibi girmeyi

ve nice acılardan damıtılmış bir 'hoşgeldin'
ile sınırlanan o anda, o, iki gözbebeği 
arasında çakan ve yaşamın yüce anlamını
aydınlatan şimşek anında, bir kan damlacığının 
doludizgin bir yüreğe doğru koşturmasını ve ona
eriştiğinde -bir an, bir ömür, bir çağ boyu süren
kışların
bitivermesi gibi- yüreğin buzullarının çözülmesi

bir kula atın, dörtnala koşup da, erimsiz bir
tanyerinin kıyısına eriştiğinde, durup, o 
sonsuzluktan saçılan binbir ışıkla soluklanmasını,

ve uzakta ufuk çizgisinde söken şafağın

bir sırma telin 
duyulur
duyulmaz 
titreşiminde

kıvranan yüreklerin
olanca görkemiyle
atmasından

başka bir şey olmadığını

düştük günlüğümüze"

Hakan Yılmaz
(Ezginin Günlüğü'nün 1983'te düzenlediği ilk konseri için hazırlanan broşürde yer alan manifesto.)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder