23 Kasım 2014 Pazar

Yok


Lewis Carrol tarafından yazılan, her dönemin hayal gücü aşıkları tarafından zevkle okunan Alice Harikalar Diyarı'nda bir söz geçer. Alice, beyaz tavşana şaşırmış gözlerle bakarak:
 - Hangi yoldan gideyim? diye sorar. Lewis Carrol sonradan sosyal medya duvarlarını süsleyecek olmasından bir haber yarattığı beyaz tavşanını konuşturur:
 - Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir şekilde önemi yok. 
  Doğadaki canlıları konuşturma gibi özelliği bizlere sık sık La Fonten'i anımsatsa da yazdıklarına "masal" perspektifinden bakmak oldukça sığ olacaktır. Alıntı yaptığım bu diyalog üzerine yoğunlaşılırsa insanların 1800'lü yıllarda da kendi yolunu çizmek gibi bir sıkıntısının olduğunu anlayan Lewis, bunu bu şekilde dile getirmiştir. Ufak bir kızın beyaz bir tavşanla birlikte deliğe girmesi ne kadar hayal gücü eseriyse, yolunu bulamayan insanların oluşu da o kadar gerçek.
 Nereye gideceğini bilmeyen insanlar olarak sürükleniyoruz kalabalık caddelerde, üst üste. Gideceği yolu bilmeyenler düşüyor, kalkıyor, düşüyor... Gözler hep çıkış yolu arıyor. Fazla zekiler çıkış yolunun insanları kontrol etmekten geçtiğini çok erkenden anlayıp kutsal kitap yazıyor, bazıları o kitabı kendine göre yorumluyor, tam köşeye vole golü atıyor. Hayal güçlerini pazarlamak isteyenler fikir dolu dosyasını elinde gezdiriyor, sanat simsarlarının takmaz tavırları içerisinde kayboluyorlar. Sanatta aradığını bulamayanlar fikirlerini çöpe atıyor, Çöpte fikirler uçuştuğundan habersiz, umrunda olmayan çöpçü günün karga kahvaltı saatleri çöpleri kamyonuna doldurup gidiyor. Sanattan para kazanmanın heveslileri gözlerini karartıyor, orjinal sanatçı Miro'nun orjinal işlerinin tıpkılarını(!) gezdiriyor dünyaya. Yayınevlerine gelen hikayeler nakşedilmiş isimsiz a4ler eskiz sayfası olarak kullanılıyor. Mühendisler ve işçiler dişli çarklarda eziyor düşlerini sırf çıkış yoluna yaklaşmak için.
Bazılarına ise ne yapacağı doğuştan kulağına fısıldanmış gibi, seçme şansı yok. Düşme şansı yok. - Eğer yeterince yürürsen gideceğin yere varırsın...- diyen hayatı yalayıp yutmuş bir kedi de yok.
 Bazılarına göre nereye gideceğinin, geleceğin de önemi yok, anı yaşamalı. Yüzyılın saçmalığı!

8 Kasım 2014 Cumartesi

Olması Güzel


arkadaşların olması güzel.
melih gökçek'i gördüğümde aklıma sen geliyorsun diyen, düşünceleri kendisinden büyük bu  arkadaşın her şeyi bepanten ile çözmek istemesi de güzel.
-naptım ben naptım! tepkisini bir pasaport uzaktan da çok iyi dile getirebilen "annesi"nin de olması güzel.
buca'nın demirbaşı olduğumu bilen umut çocuk'un buca'ya geldim de ondan aramıştım seni demesi de güzel.
hiç bilmediğim ülkenin, adını hiç duymadığım biralarının torbalardaki şıngırtısını kaydedip gönderen arkadaşın, -ağbi yazsana, ben yazamıyorum ama sen yazınca kendimi okuyorum gibi oluyor...- demesi çok güzel.
elleri boyalı çocuğun "göt" kelimesini kendine has üslubu ile dile getirmesi güzel, herhangi bir şeyi tasarlarken seni dinlemese bile fikrini alması güzel.
yaz aylarının vazgeçilmezi altın saçlı çocuğun -sizin konuşmalarını sessize aldım, çok yazıyorsunuz" samimiyeti güzel.
evde kardeşine bir şeyler kımçıklanalım diyen arkadaşın güzelliği.
öğrencilik yıllarında prim yatırsaydı şuan emekli olacağını düşündüğün gözleri siyah beyaz bakan çocuğun olması güzel. golf hariç her spora el atan bu arkadaşının olması güzel.
rakı sofraları kurup, şiir okumak isteyen insanın güzelliği. sana da güzel filmler izletme derdi olan. artık saçlarıma güzel cümleler kurmuyorsun diyip sabah kalkar kalkmaz projenin akıbetini soran, şiirleri sokaklara taşırmaya hevesli bu arkadaşının olması güzel.
çok takılma fırsatı bulamazsan da okulun koridorlarında görüp sarıldığın,  Le Corbusier in hanım versiyonu olabilecek yaratıcılıkta olduğunu düşündüğüm bu kızın, mezuniyetinden sonra hiçbir mimari değeri olmayan apartmanlar dikecek olmasına üzülecek olman güzel.
bu sefer farklı dediğim her zaman kahkaha atıp -ya güney! diyip, kişiliğini özgüven sıvısına batırıp çıkarmış arkadaşının olması da güzel.
gecenin yarısı kendi sınavına çalışmayı bırakıp sana çeviri yapan, birlikte tiyatroya gittiğin arkadaşının olması güzel.
konuştuktan sonra yaşam enerjinin arttırdığını düşündüğün yanak yanak arkadaşının olması güzel.

bunlar güzel de, neyse