28 Nisan 2014 Pazartesi

Kirpi ve Bıyıklı Gençlerbirlikli


  Kirpi olarak bir Refik Halid Karay'ı tanırım, bir de İletişim'i. Başka hiçbir kirpi ile değil konuşmak, karşılaşma fırsatım bile olmamıştır. Şehrin gri yollarında kendileri ile tanışacağımı da zannetmem, griliğin kirpiler için zararlı bir yanı vardır. İletişim Refik Halid ile tanışmış mıdır bilmiyorum. Tanışacak mıdır onu da bilmiyorum.
 Kirpi belki de Türkiye'nin en güzel sokağı, sokak hikayelerini anlatan yazarların yayınevi. Günümüz sokağının o griliğini, tekdüzeliğini, sıradanlığını anlatan, büyük sözler söylemek için yazmayı benimseyen yazarlardan arınmış bir şekilde, gerçekliği kurgusallaştıran yazaarlarla yoluna devam ediyor. Edebi dizinlerin yanı sıra kuruluşundan bu yana makaleler, araştırmalarla bağını koparmıyor kirpili yayınevi.
 Biz ne zaman tanıştık İletişim ile? Yanlış hatırlamıyorsam klasikleri türkçeleştirirken tanıştık biz İletişim ile. Eli baltalı adama hayat veren Rus tanrısının yeraltından notlarını okumuştum Mehmet Özgül'ün çevirisi ile. Bunu Puşkin'in Yüzbaşı'nın Kızı izledi. Tiyatro ile aşk evliliği yaptığımdan, eşimin bana Brecht ve epik tiyatroyu önermesinin ardından Brecht'in Beş Paralık Roman'ını okudum. Klasikler için tasarlanmış kitap kapakları, kullanılan imgelere bir tasarımcı adayı gözüyle baktığımızda da ilgi çekici, güzel işlerdi.
 Çeviriler ile tanıdığım İletişim'den önce Star Tv' Behzat Ç. ile tanıştırdı beni, onla da iyi arkadaş olduk. Bu arkadaşlığımızı gören hayalleri kendisinden önce İstanbul'a giden dostum Emrah Serbes'in Her Temas İz Bırakır ve Son Hafriyat isimli "Amirim'in" kitaplarını hediye etti doğum günümde. Bu kitapları yine aynı Beşiltaşlı adamın Erken Kaybedenler'i izledi. Bu kitaplar sayesinde mizah dünyasından ismini duyduğum Levent Cantek'i de daha yakından tanıma fırsatı buldum.
 İzmiir için sıcak vakti zamanlarında Minarenin Gölgesi'nde oturup çizgileri ile efsaneleşen Engin Ergönültaş'ı okurken minarede yatıp kalkan küçük çocukla tanıştık.
 İletişim sayesinde yeni ağbiler, arkadaşlar, dostlara Barış Bıçakçı'nın eklenmesi bize yeter! diyecekken bangır bangır Ferdi çalan eve buyur etti Mahir Bey ve bıyıkları. Kitaptaki ilk hikayesi ile arkadaşı ölen çocukların çok sıkıldığını fark ettim, Erdek'te çay içerken hala arkadaşları ölen çocukları düşündüm, orospu çocuklarını...
 Afili Filintalar'ın bir edebiyat akımı olarak kitaplara gireceğini umuyorum ileride. Bir taraftan da hiç istemiyorum bu gerçekleşecek olayı. Üniversiteye hazırlanan edebiyat çalışmaya zorunlu gençlerde ezberlemeye çalışacak bu adamları, yaptıklarını sırf Ayşe'den iki soru fazla çözebilmek için. Onlar da okunmamaya başlayacak tıpkı Refik Halid, Nurullah Ataç, Sait Faik, Ömer Seyfettin gibi...
  Mahir Ünsal Eriş, Sait Faik'in İstanbul'u, Büyükadası varsa benim de Erdek, Bandırmam var der gibi geliyor bana. Söyleyişilerini okumaktan diğer yazarlardan bir parça daha çok seviyorum bunun nedenini de 19.İzmir Tüyap Kitap Fuarı'nda anladım. Hayatımda pek hayranlık duyduğum kimse yoktur, olanlarla da konuşamama gibi bir psikoz oluştu bende. Sanırım Şensoy tarafından her oyun sonrası azarlanmanın verdiği bir özgüvenin ırzına geçilme durumdan kaynaklanıyor. Bu ırza geçilme durumu bir beş dakikadan sonra normale dönüyor hatta karşı tarafı usandırma derecesinde bir muhabbet severengiz bir tutuma dönüşüyor. Ercan Kesal bunun en büyük tanığı olsa gerek. Şuan yazdıklarımın fazlasını kendisi ile konuşmak istediğimi fark etmiş olacak ki Gençlerbirlikli Adam lafa isim ve soyadımın heybetinden yola çıkarak girdi. Bir reklam kuruluşunda grafik tasarımcı, metin yazarı olacak, olmadı Fotospor'da Beşiktaş'ı siyah beyaz dev puntolarla yazmaya mecbur bıraklıacak(!) bir adam olacağımı söyleyemeden o ismimi beyaz yakalı iş sektörüne yakıştırdı. Ufak çaplı biraz konuştuktan sonra kitaplarımı imzalarken Olduğu Kadar Güzeldik'i -Arkadaşın için imzalatsana oğlum bunu da!- diyerek düşüncesizliğimi gün yüzüne çıkardı. Yazarlar da yanılabilir. Fakat  "Kadınlar hep olmadık zamanlarda gitmeyi severler" derken hiç yanılmamıştı Eriş. Ben kime kitap hediye ettiysem, hepsi gitti, o yüzden kitap hediye ederken ikiden fazla düşünüyorum, düşüncesizliğimizin deneyimlerimizden olduğunu Eriş bilmiyor.
  Çok kilometreli kitap yolculuğunda arkadaşım kirpi ile yeniden karşılacağımı biliyorum, umarım Eriş'le de hem bu yolculukta hem de köşedeki midyecide rastlaşmak ümidi ile.
 -Olduğu kadar güzeldik. Bu yüzden kanatlarımız olsa be Mahir Ağbi!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder