15 Ekim 2011 Cumartesi

İçinden Teknoloji Geçen Yazı


O gün yine okuldan çıkıp aynı duraktan, aynı şoförün kullandığı, aynı kırmızı otobüse binmişti tek dostu klavye ve onun yardakçısı mouse olan çocuk.
 Apartmanın önüne geldiğinde kendi kapı numarası olan zile bir kere bastı. Geri dönüş olmadı. Bir daha bastı. Kapıdan duyması gereken ''zzzzzzzzzzt çıkırt'' sesini duymadı. Zilin çalışmadığını düşünerek bir adım geri geldi. Kafasını kaldırdı, oturduğu dairenin küçük balkonuna baktı. Sokağın sessizliğinin içinde ses olarak -Anneeee! kelimesi yankılanması gerekirken hiçte öyle birşey yaşanmadı bilmem ne kaç sokakta. Çocuk son model telefonunu çıkardı annesini araması gerekirken öyle birşey de gerçekleşmedi sokağın ortasında. Çocuk Nasa ile irtibat kurulabilecek teknolojiye sahip tek tuşa bile sahip olmayan telefonundan ekrandaki tuşumtrak şeylere basmaya başladı. Annesinin duvarına Facebook'tan ''Anne dışarıdayım,şu okeyin başından kalk anahtar at!!! ''sitemi içeren bir ileti yazdı. Annesi hiç de anne yüreği ile alakası olmayan bir samimi samimiyetsizlikle ''tmm cnm'' yazdı iletisine. Telefonu aracılığı ile Aydaki Türksat Uydusuna komut verebilen çocuk durur mu yapıştırdı cevabı: ''cnmmm :)))'' Okeysever Anne anahtarı kaptığı gibi ışık hızıyla attı balkondan anahtarların ucunun kırılma ihtimalini düşünmeyerek. Çocuğun şansına bu seferde kırılmamıştı anahtar ucu. Annenin şansızlığı zamanında okey taşına tıklamadığı için ceza puanı alması olmuştu. Buna çok içerlendi. Bilgisayar masasının üzerindeki sigara paketini aldı. Bir tek sigara aldı. Aceleyle yaktı. Püfür dumanı içine çekerken ''anahtarını almamayı gösteririm ben ona'' diyerek üfledi püfür nikotini.
 Çocuk olanlardan habersiz bir bir çıktı merdivenleri. Arada ikişer ikişer hatta üçer üçer çıkmışlığı bile oldu. Dörder dörder çıkmayı denemedi. Denemişliği olmuştu geçmiş zamanda. Düşüp merdivene kafa atmışlığı olduğu için bu durumun alışkanlık yapmasından korkmuştu.
 Çocuk anahtar deliğine anahtarı sokacakken bir anda kapı açıldı. Annesinden anahtarı niye almıyorsun azarı işittikten sonra çantasını odasına götürdü. Çantayı yere koyarken sol ayağının baş parmağı yardımıyla bilgisayarının açma düğmesine aç komutunu verdi. Annesine yemek yemek istediğini belirtti. Annesi oralı olmadı. Okeyi dışarı vuracaktı, oyunu iyi takip etmeliydi... Çocuk teknoloji ile fiyatının doğru orantılı olduğu telefonundan yemek sipariş hattını aradı. Ne istediğini bir bir belirtti. Yarım saat içinde yemeğinin geleceğini duyunca heyecanlandı,telefonu masasının üzerine koydu. Bilgisayar açılmıştı. İnternete girmesini bekledi. İnternet sağlayıcının annesi ve bacısına küfür etti. Annesinin ve bacısının hakkındaki kötü sözlere dayanamayarak işlemi gerçekleştirdi. Çocuk ekrandaki messenger sembolüne mouse ile tecavüzde bulundu. Okul arkadaşlarının çevrimiçi olduğunu gördü. Arkadaşına ''npysn?'' soru işaretinden soru cümlesi olduğunu anladığımız bir soru sordu. Ortada cümle de yoktu ama soru işareti vardı. Arkadaşı:
- iiiii ölee otruom. sndn nbr?
-iiiiiii bnd oturuom. ztn otrmdn yzmsı ck zr olr. meheheheh. diyerek yanıtladı tek dostu klavye olan çocuk. Böylece sessiz Türkçe muhabbete giriştiler.
 Çocuk aynı zamanda annesinin facebook duvarına bakıyor, yazıyor oradan muhabbet ediyordu. Annesi de duvarlara yazı yazmaya kızmıyor, aksine hoşuna gidiyordu. Bunlar gerçekleşirken evden insan sesi çıkmıyor sadece şıkır şıkır klavyeler konuşuyordu.
 Evin babası yemek siparişini annesine işyerindeki bilgisayarından twitter dan veriyor, Annesi yemek sepetinden tedarik ediyordu. Çocuk bakkalın oğlu ile olan arkadaşlığını çıkar ilişkisine dönüştürüyor, bakkalın oğluna e-mail atıyor, bakkalın oğlu ekmeği kapının önüne kadar getiriyordu. Ailede sesli Türkçe konuşulmuyor, sessiz Türkçe ile sosyal medyada muhabbetimsi birşey ediliyordu.
 Çocuk verilen ödevleri internetten kopyala-yapıştır yapıyor, çıktı alıyordu. Ödevini bitirdiğini annesinin facebooktaki duvarına yazıyor. Annesi de onu beğeniyor. Böylece sokağa çıkma izni alınmış oluyordu. Çocuk evden dışarı çıkarken arkadaşlarına teknolojik telefonuyla mesaj atıyor aşağıda toplanılması gerektiğini tuşluyordu. Tuşluyordu derken tuşumtraklıyordu. Dışarıya çıkarken alınması gereken en önemli araçlardan olan top ve dondurma parası alınmıyor. Onun yerine PSP alınıyordu. PSP sahibi olmayanlar dışlanıyordu. Ortak oynayabilecekleri bir oyun değil ya bu PSP...
 En çokta sokağın yaşlıları üzülüyordu bu duruma. Keşke diyorlar hep bir ağızdan. ''Keşke sokağımızda eskisi gibi çocuk ve cam kırığı sesleri olsa, kaldırım üzerinde bisikletlerinin patlayan tekerini tamir etmeye çalışan küfürbaz çocuklar olsa... Bizler de tepelerine su dökmeyip, bağırıp çağırmasak...''

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder