30 Eylül 2011 Cuma

Okul Yolu Düz Gider


 İlkokula başlamanın heyecanı, üniversiteye başlarken yok diye düşündü hayatından memnun gibi gözüken aslında memnun olmayan öğrencimtrak şahsiyet. 
İlkokula başlarken ki telaş ve heyecan yoktu üniversiteye başlarken. Hem okul açılmadan bir gün önce gidilen ''okul alışverişi''ne çıkılmamıştı üniversiteye başlamadan beş dakika öncesine kadar. Üniversiteye ulaşımda kullanılacak otobüs durağının arkasındaki kırtasiyeden beş sene yetecek ebatta defter alınmış, iyi muhafaza edilmesi gereken kaybolduğunda kırmızı alarmla aranan bir adet kalem alınmış çıkılmıştır.
 Durakta otobüs beklemeye başlamıştı. Kafasında türlü türlü sorular vardı. Öğretmenlerin hep önerdiği mavi, yeşil, kırmızı renklerinde olan tahta kalemlerinin nesi vardı diye düşündü üniversiteye başlamaktan hiç heyecan duymayan öğrencimtrak insan. Üniversiteye başlarken alınması gerekenler listesinde yoktu ki sağından solundan silgi çıkaran çıkırt sesli uçlu kalemler...
Otobüs geldi. Önce otobüsün numarasına sonra durağın kalabalığına baktı. Otobüsün kalabalığına bakmaktan korktu. Başını öne eğdi. Gözlerini kapadı. Sol ayağı ile merdivene yöneldi. Daha sonra bu hareketi  sağ ayağı izledi. Zaten izlemeseydi büyük bir sorun meydana gelirdi. Sağ ayağının sol ayağınla kavgalı olabileceğini düşündü, gülümsedi.
 Otobüs haddinden fazla kalabalıktı. Oturulacak koltuklar dolu, ayakta durulacak yerler ise daha da doluydu. Derin bir -hasssiktir! çekti. Bu tepkisini içinden dile getirdiğine emin olmak için sağındaki ve solundaki amcalara baktı. Amcalardan bir tıtıtııtıtı sesi duymadığına göre içinden söylediğini kesinleştirdi. Bu seferde derin bir -ohh... çekti.
 Otobüs ilerlerken omzunda iki, sırtında bir kişi taşıdığını farketti. Okul alışverişinde sırt çantası almadığı için sırtında yolculuk edebilen kişilerin varlığı onu biraz daha topluma yararlı bir insan yaptı. Böylece toplumda etkin bir görevi vardı artık heyecanını yitiremeyen çünkü hiç heyecan duygusu yaşayamamış öğrencimtrak genç. Bir çocuk gördü otobüste. Matarasına baktı. Yeni nesil çizgi film karakteri ile süslenmiş bir mataraydı. Kendisinin birinci sınıftaki matarasını aklına getirdi. Çift taraflı bir mataraydı. Üstelik çizgi film karakteri ile süslü değildi. Olsun gene benim mataram daha güzeldi diye düşündü gayet bencil bir tavırla. Tekrar gülümsemeye başladı.
 Okul üniformalı ilkokullu ve liseli öğrencileri görüp yüzlerine karşı sırıttı çocukların bunun nedenini anlamasını beklemeden. Zaten tek sevindiği şey üniversiteye geçerken üniformadan kurtulmasıydı. Kumaş pantolon ve gömlek sıcakta insanı pişiriyor, cinnet geçirtiyordu. Kaç kere bu nedenden dolayı kahverengi ucu sivri rotring kalemle arkadaşlarının böğrünü delmeye çalıştığı aklına geldi.
 Otobüs bir türlü boşalmak bilmedi. Otobüsün yaşlılığına verdi.
 Okulun önünde indi otobüsten. Güvenlik kulübesinin önünde sağına, soluna hatta hatta arkasına bile baktı. ebeveynleri yoktu etrafında. Üstelik giriş yapanların kimsesinin yanında ebeveynlerinin olmadığını gördü. Liseye başlarken de yoktu zaten ebeveynleri. Matarası da yoktu hem. Neden içlendiğini düşündü. Çok geçmeden ilk ve son öğretim basamaklarını çıkmak orta basamakları çıkmaktan daha zordur diye düşündü. İlk basamaklarda vücut daha yeni yeni alışacak, son basamaklarda vücut yorulacaktı.
 Sınıfını buldu. İçeri girdi. İlkokuldaki cilalı tahta sıralar yoktu. Kimsede yeşil silgilerin olmadığını gördü. Oysa ilkokulda herkeste yeşil silgiler vardı. Muhabbet etmeye başladı yeni nesil arkadaş adaylarınla. Konuştuğu arkadaş adaylarının çoğunu arkadaşlık konumuna yükseltti. Kendisini tanıtmadığını söyleyen arkadaşlarına kendisini tanıttı.
 Başladı son katın merdivenlerini tırmanmaya üniversiteye başlamaktan hiç heyecan duymayan öğrencimsi insan.
 (yazıdan bağımsız not : bu fotoğrafı çeken adamı bulup işkence etmek istiyorum. her dersane kitapçığında, eğitim danışmanlık bürolarının verdiği broşürlerde hep bu herifler var. Ayrıca bu blogta da var artık bu gençler. üniversite öğrencisi deyince aklıma hep bu tipler geliyor.)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder