5 Eylül 2011 Pazartesi

Gibi'ler Ülkesi



 Pazar gecesi özel bir kanalda izlemişti İncir Reçeli'ni sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı. Filmin bir ana fikrinin olacağını düşündü. Ya da düşünür gibi yaptı. Ana fikrini bulduğunu sandı. Böylece düşünür gibi yaptığını kanıtlamış oldu sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı. Filmden çıkardığı sonuç hemen bir sevgili bulmaktı. Boş yere gürültü yapan televizyonu kapadı, kumandayı bir kenara fırlattı sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı. Kalktı televizyon izlerken giydiği önemli aksesuarı pijamalarını çıkardı, dışarıda giyebilmeye uygun birşeyler giydi. Tüm odaların ışıklarının kapalı olup olmadığını kontrol etti. Yıllardır çalıştırmadığı ütünün fişine bakmaktan kendini alamadı.Kirlenmesin diye kutusundan çıkarmadığı spor ayakkabılarını giydi. Kapının kenarında bulundurduğu pide salonunun ıslak mendillerinden birini açtı kirlenmemiş ayakkabılarını sildi. Kendince en havalı duran winnie tho pooh anahtarlığını taktı anahtarına. Artık çıkmaya hazırım diye düşündü sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde diyen adam. Kapıyı kapadı. Her kilide anahtarıyla tecavüz etmeye başladı. Tecavüz işlemi başarıyla gerçekleşince hızla merdivenlerden inmeye başladı üçer beşer.
 Önündeki 2 saatlik kalkınma planında en yakınındaki en ucuz bara gidip bir bira içmekti. Planına göre zaten kızlar onun yanına gelecek o içlerinden bir seçim yapacaktı. Öğrencilerin takıldığı bir bar olan ÖğrBar'a yöneldi. Bar önüne oturdu. Barmenden bir bira istedi. Barmen birasını uzattı. Barmene el işaretiyle birşey söylemek istediğini belirtti barmen ona doğru eğildi.  Sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı ona biranın ne kadar olduğunu sordu. Barmen 7 TL yanıtını verince adam sinirlendi. Bu dışarıda 3 TL burada nasıl 7 TL olduğunu sordu. Hem bardak daha küçüktü. Barmen bu duruma sinirlenip dışarıdan satın alabileceğini  istediği yerde zıkkımlanabileceğini söyledi. Sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı pes etti. Kız tavlamak için bu duruma razı olduğunu belirtti. Barmen ne diyorsun gibilerinden baktı kafasını başka müşterilere çevirerek.
 Adam yudum yudum içmeye başladı elindeki her yerde 3 TL olan 7 TL fiyat biçilen birasını. Çalan müziğin kulağının ırzına geçme durumundan yakındı bu seferde barmene. Barmene bakarak:
 -Şu müziği biraz kısar mısınız? diye sordu Barmenin sinirli bakışlarının arasında. Barmen kısamayacağını ama çok rahatsız olduysan buradan gidebileceğinin sinyalini verdi ''Siktir git ya'' diyerek. Adam gene sustu kafasını arkadaş gruplarına çevirdi.
 Adam birasından 15 dakikada bir yudum alırken beşinci yudumunda yanına bir kız oturdu. Gayet güzel olan bu kızı filmdeki kıza benzetmeye çalıştı. İlişkilerinin bir bira ısmarlayarak başlayabileceğini düşündü. Böylece kız sarhoş olacak kız evini bulamayacak kendi evine götürecekti. Sonra bir bira ile kimseyi sarhoş yapamayacağını düşündü. Hevesi kırıldı, yüzü düştü. Genede şansını denemeyi düşündü. Bayana bakarak birşeyler ısmarlayabileceğini belirtti. Kız birşey içmeyeceğini ''Siktir git ya başımdan!'' diyerek belirtti. Aldı çantasını hızla uzaklaştı bardan. Durumu gören barmen adama sen nasıl bir adamsın gibisinden bakarak garsonu çağırdı. Adamın atılmasını öğütledi çağırdığı garsona. Sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı gayet pişkin tavırla garsona bu barda hiç sarhoş kız ayarlayıp film tadında bir aşk yaşayıp yaşamadığını sordu. Garsonda ona sizene gibisinden gözüne yumruk attı. Apar topar dışarı attı garson sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamını. Adam bu durumu gereksiz bir kahkaha ile karşıladı. 7 TL vermemiş olması onun çok hoşuna gitti. Sağa sola çaprazına yukarısına gülücük atarak caddede yürümeye başladı bugün de film tadında bir aşk yaşayamayacağını düşünerek .
 Apartmanın köşesindeki Cdciye uğramayı düşündü. İyi bir aşk filmi alabileceğini düşündü vermediği bira parasının yarısı ile. Bu fikri düşündüğü için kendini tebrik etti. Kendini öpmek istese de bunun ne kadar gereksiz bir girişim olduğuna karar kıldı.
 Hemen içeri attı kendini. Bilgisayar başında oturan görevliye güzel bir aşk filmi istediğini belirtti. Görevli ona Eternal Sunshine Of The Spotless Mind adlı 2004 yapımı filmi önerdi. Sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı anlamayarak filmin türkçesinin ne olduğunu sordu. ''Sil Baştan'' yanıtını verdi görevli. Gayet türk mantığı ile altı kelimenin nasıl iki kelime çevirisi olduğunu sordu görevliye. Görevli ona ''bilmiyorum ağbi'' gibisinden ''Ne bileyim kardeşim ben? Ben mi çeviriyorum munakoyim?'' yanıtını verdi. Adam filmi kiralamak istediğini belirtti çevirmen olmadığı kesinleşen görevliye. Görevli kimliğini isteyince sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı bunu da çok mantıksız buldu. Görevli ona bunun neden gerektiğini anlatınca aklına yattı. Görevliye ne kadar ödemesi gerektiğini sordu. Görevli ona 7.5 TL olduğunu belirtince adam da ona her yerde 5 TL olduğunu söyledi. Görevli ona ''Zorla kiralamıyorum. İsternesiz almayabilirsiniz!'' gibisinden bakarak sol gözünün morluğunun tek başına güzel durmayacağını sağ gözünü de morartırsak iyi duracağını belirterek çıkardı yumruğunu. Sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı durumu polise bildireceğini söyleyince görevli özür dileyerek bu filmi armağan etmek istediğini söyledi. Adamın yüzündeki sinirin yerini gülümseme aldı. Pişkin pişkin sırıtarak dışarı çıktı. Bugün hiç para harcamadan gün geçirmesi onun çok hoşuna gitmişi. Apartmana sağına soluna çaprazına yukarısınıa ve aşağısına bakarak kahkaha atarak yürümeye başladı sinemaya gitmeye ne gerek var televizyonda verirler üç ay içinde adamı...
                                                                          5 Eylül 2011
                                                                          Buca

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder