10 Ağustos 2013 Cumartesi

Elde Var Sonsuz


  bir film giriyor düşünce bulutuna; selamsız çıkageliyor, sonsuz.
 eski günler getiriyor insanın aklına, dostlarla birlikte gidilen sinema salonlarını. dostlar hala yanımızda, gittiğimiz salon yerinde değil. anıları da perdesiyle bir söküyor o salon, bir tırın içine sokmaya çalışıyor, anılar tırdan taşıyor, nakliye işçileri kaldıramıyor yerden yere düşen anıları. ağırdır anılar, boşlukta bir yer kaplamazlar fakat belirli bir hacimleri vardır, o boşluğu anılar doldurmaz, anıları yaşadığın insanlar doldurur.
 boşluklardan korkmadığımızı gece yarılarına kadar sınavlara çalışmamaya başladığımız gün anlıyoruz ilk profesyonel olarak. çünkü başka şehre bakar gözlerin, matematik bilgilerin çalışmamaktan sığdır, derin hayallere kapılamazsın.
  yazarak gitmek istersin sende, yaşam düzenin zincirlemiştir ayak bileğini ve en önemlisi de düşüncelerini.
 gidememenin boşluğunu doldurmaya çalışırsın bir şeylerle, arkadaşlarla, aşklarla ve en önemlisi bir o kadar da can sıkan kitaplarla. kitaplarda okuduğunuz yaşamların başarıları imrendirir sizi, bir boku başaramamanın elde olan hüznü ve sonsuzluğu siyah bir düşünce balonu oluşturmanıza sebep olur, o balonun içerisine yazılan yazılar okunamaz kimseler tarafından, gün gelince kendi düşüncelerini de okuyamamaya başlarsınız.
 dostla istanbul konuşuyoruz bütün gün, bizim aşkımızı başkaları yaşıyor, türlü anı senaryoları yaşatıyor insanın hatırında masum hayalleri beton sevdasına terk etmiş şehir. boşlukları hayaller ile değil de betonlarla dolduruyor yeditepeli istanbul.
  -gitmek istersen, her yer yakındır! diyordu *sonsuz.
   peh!
 *unuttuğumuz şarkımızı söyle.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder