Şehir kalabalık ve bir o kadar da hüzünlü gözüküyordu bulutlar altında kalan Karşıyaka'ya karşı... Karşıyaka bulutlara teslim olmuş, üzerine yağmur değil de kötülük yağarcasına kapanmış, kendini korumaya çalışıyor gibi... Bir an olsun güneş yüzünü göstermeye, bulutlara karşı zafer elde etmeye çalışsa bulut kütlesi aralarında toplanıp, birleşiyor, güneşe karşı verdikleri bu savaşı geri kazanıyorlardı.
Karşı taraftaki bulut kümelenmesi şehrin güzelliğini mahveden beton yığınlarına karşı mücadele etmek istercesine Konak-Balçova tarafına taarruz ediyordu.
Buca taraflarının bu savaştaki akıbetini henüz bilmiyorum.
- Buca'da hava nasıl? Bulutlar? Bulutlardan söz et bana! diye telefon açsam birine, saçmalama mınakoyim! diyebilir. Onlar yağmuru bir çatı altında veya ellerinde şemsiye varken severler. Yağmur yağsa da uyusam parlak zekalı insanlardır onlar. Ruhlarını uykuya teslim etmeden önceki sessizlikten hoşlanmayanlar.
Hava durumuna göre Mikail'in askerleri kuzey marmarayı fethetmiş. İslami basın haberi böyle verirken; mitolojiyi körü körüne benimsemiş küçüklüğündeki Herkül çizgi filmini kaçırmayan kanal sahibi: "Zeus'un bugün üzerine varılmıyor..." anti-tezli savunma yapamıyor. Poseidon'un sinirli bir hareketle aniden yere ayağı ile vurmasıyla bir armatörün ticaret gemisinin batmasının hesabını kimseye soramadığı gibi. Yitirilen canlar onun umurunda değil, o batan gemini mallarına üzülmekte. Merkez medya olayı; "Balkanlardan gelen yağışlı hava kuzey marmara başta olmak üzere tüm yurdu esir altına alacak. Karadeniz'den hiç bahsetmiyoruz, orayı zaten sel götürüyor..."
Yeryüzüne bir damla düştüğünde topraktan aniden çıkan, ellerindeki karton kutuda beliren şemsiyeler ile birlikte bir örtü olan elleri şemsiyesiz şemsiyeci amcalar köşe başlarında beliriyor. Tek kullanımlık şemsiyeler on lira! Kullan-at olan bu şemsiyeleri satıcısı iyi bir pazarlama taktiği ile tek kullanımlık olduğunu söylemiyor tabii ki. Oluşması için sadece bir yağmur damlası yeten eli şemsiyesiz şemsiyeli amcaları zabıtalar elleri şemsiyesiz olduğu için mi sevmezler, rahat vermezler? Bu bir çeşit kıskançlık da olabilir. Ya ve da ayrı otorite eksikliği düşüncesi, yukarılardan gelen otoriter rejim isteği. Çeşitli üniformalar ile toplum huzurunu bozan tipler haline gelenler var: Eli sadece şemsiye, torba tutacak olan insanlar da sırf bu yüzden cop tutup, öğrencilere vuruyor, elleri flamalılara özellikle.
- Flamanın sopası var amirim! Plastik bir de... Vurmaya kalkarsa kolumuz kabarır...
Üniforma sevdasının pezevengi koltuk sevdası olmasaydı ressam paşa darbe yapmasa idi şuan eli Dostoyevskili öğrencileri daha fazla görmez miydik? Yağmurlu günlerde kitapları ıslanmasın diye çabalayan öğrencileri...
Bir kız giriyor kütüphane kapısından, okulun tuvaletindeki hareket sever musluklarda duş alma gibi bir deli saçması sergüzeştine sığınmadıysa eğer yağmurda ıslanmış belli. Elindeki edebiyatdışı kategorisindeki diz üstü edebiyatı diye kendine yer edinmeye çalışan sikimsonik kağıt ziyanını yan sıramdaki masaya koyuyor, masaya konulduğunda sesinden anlaşılan bol eşyalı kız çantasını sağa doğru çekiyor.
Ben de Ressam Paşa'ya selamlarımı iletiyorum. Bir bulut okulun üzerine düşüyor, sanırım güneş açacak.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder